GÖKKUŞAĞI
gökkuşağıyla başlayan.
Bütün yağmurlardan sonra
hayata renk katan.
Bir dip arıyorum,
gökkuşağıyla başlayan
Bir yalan olmayıp
bazı umut saçan.
Bir dip arıyorum
gökkuşağıyla başlayan
Her nefesinde ayrı renk
her renginde ayrı heyecan
bütün kabusların ardından
bir gülümsemeyle
hayata uyanan.
Bir dip arıyorum bazı,
sancılarıma merhem
inadıma direnen.
Gökkuşağı arıyorum bazı,
adını sorduğumda yağan
yüzünü gördüğümde açan.
Derdime derman olup
hayata renk katan.
Ama biliyorum yalan.
Bütün bu göçlerin ardından,
arkadaşım hayattan ,
Yalnızlıktır bana kalan...
keşmekeş
kalkıyorum, aynaya bakıyorum,
yüzümdeki yastık izlerinden hayatlarından aforoz edilmiş
insanları görüyorum.
kan yerine mutsuzluğun dolaştığını HİSSEDİYORUM damarlarımda.
mutlu olmuyorum,uyanıkken yanımda olan ama sevmediğim kadınlarla.
onlarda anlamıyor ve katlanabilmem yarım saati geçmiyor.
mutsuz oluyorum insanları sevmediğimi söylediğim kadınlarla.
tembel bir yaz yağmuru gibi fazla kalmıyorum dışarıda.
üzdüğümü sandığım insanlara görünüp gidiyorum, beynimdeki karanlığa...
eve geliyorum, zamanım dolduğunda.
gece karartıyor bulutların neşesini,
aynen uyanık olmanın hayallerime yaptığı gibi..
aynaya bakıyorum sonra,
yastık izleri siliniyor zamanla,
tıpkı hayatımdan ansızın giden sevdiklerim gibi..
hayatı anlıyorum,
keşmekeş bir sessizliğe bürünüyorum, uyuyorum..
SEVİ
hayaline dalıp gitmekse
Seni sevmek..
Çıkıp şehrin yamaçlarına
kırk gün kozada kalmayı
sevda sözlerini
gecelerce düşünmekse seni
uzanıp
karanlıkta yatağa,
dizlerimin üstündeki
bedenini düşünüp
kokunun hayaliyle,
yanmak, tutuşmaksa..
sanrısal kokusu olan
bir paylaşımı
seviye dönüştürmekse
ve
açtığım her beyaz kağıda
adını yazıp
hasretle
mürekkebe dokunmaksa..
ve bütün bunlarsa seni sevmek;
yani
dalıp gitmekse;
kaybolmaksa gözlerinde;
ölümü göze almaksa,
yanmak,
tutuşmaksa;
tapmaksa ve
hasretinle kağıtlara yüreğimi bırakmaksa..
seni seviyorum.!
SAVAŞA HAYIR
BARIŞ'a ne gerek var! dimi SAM AMCA...!
özür
Özür dilemek için sebep gerekir ve özür bütün bu sebepleri unutturuverir.
Ben hiç sevemedim özür dilenmesini, dilemeyi, hiçbir özür unutturamaz, bana yaşatılan yaveliği.
İnsan yola çıktığı insana düşünmeden hareket etmemelidir.
Eğer beraber yürüyorsan, hata yapmayacaksın, yoldaşına karşı kusursuz olacaksın dedim kendi kendime, her zaman da yoldaşlarımdan bunu bekledim ve özür dilenmesini hiç sevmedim.
İnsan yeni aldığı eşyasına, tanıştığı kız arkadaşına kusursuz davranıyorsa, yoldaşınada öyle olmalıdır. Samimi, içten, güvenilir yani yoldaş, YOLDAŞ gibi olmalıdır.
Hiçbir, zaman kavramı arada bir çizgi olmamalıdır, zaman özür dilenecek bir durum yaratmamalıdır. Çünkü özür, çözmez her zaman her hastalığı.
Bende özür diledim ama özür dilemesini hiç sevmedim.
Çünkü ne varsa unutturmaz özür. Özür bir ilaç değil, yaşanan bir yangının enkazına düşen yağmurdur sadece? kurulması mecbur olmuş bir cümlenin içinde geçen bir kelimedir. Af dilemek isteyen böyle yapar, beraber yürüdüğü insanı üzen, ona hak etmediğini yaşatan her yoldaş bunu yapar.
Özür çözüm değildir aslında, geçici hafıza kaybıdır üzülene..
Yıkılan ve düşünemez olan insan için, beklenen ama kesin çözüm olmayan bir durumdur sadece. Mutsuz olan insana kısa süreliğine unutturur yaşanan yıkıntıyı.. ama unutturur sadece, silmez hiçbir zaman..
Özür bir ilaç değil, yakılmış bir binanın odasına giren oksijendir sadece?
Özür dilenmesi sevindirir bazı insanları, haklılık ve mağrur bir gurur verir onlara çünkü. Ama ben hiç sevemedim özür dilenmesini, dilemeyi, hiçbir özür unutturamaz, bana yaşatılan yaveliği.
Özür kırılgan bir mesafe gibi gelir bana; eskisi gibi olmayacak bir paylaşımın mürekkepsiz imzası ya da...
merdümgiriz
bazen...
yalnızlığımla birlikte
hiç yürüyemediğim için.
Geliyorum
apansız bir hüzne,
hüzünlüyüm
birlikte hiç ağlamadığımız için.
Bazen kötü şiirler yazıyorum
yalnızlık dimağıma,
duygulu bir
şair olamadığım için.
Ufak tefek antetlere yazıp
mutsuzluğu,
umutsuzlaşıyorum
bir önsözüm olmadığı için.