gidişin

gidişin...

bu vedia duruşunu anlamadan,
konuşmalarımızı
sonuçlandırmadan,
acılarımızı
iyileştirmeden daha..

gidişin...
apansız, sedasız ve
sebepsiz bir aşkı,
suçumu yüzüme vurur gibi,
utandırıp ve
pişmanlığı öğretip.
kızgın gecelere,
yorgun düşlere
ve böyle
devasızca ibarelere gömüp
beni,

gidişin...
güle oynaya
salına salına
ve pervasızca...






.l

Ali Paşa Sokak

Ali Paşa Sokak'ta başlardı Yeşil İnci sevdamız
boylu boyuna astık mı
flamaları, bayrakları
en hakiki şarkılar bile
zihnimizde beste olurdu
yüreğimizde güfte.

lakin hiç kolay olmadı inci'nin şıklığından,
timsah'ın gücüne geçişimiz,
bestelere ayar gerekti,
bayraklara rutuş
formalara timsah..

lakin, alıştık da.
bir dahaki maçı beklemeye alışamadık bir tek..
senaryo yazardık babamıza;
"ödevleri yaptım baba" derdik maça gidebilmek adına;
maç hafta içi olursa, yandık;
herkesin yalanı belli babasına
"son 2 ders boştu"
bir de sırıtırdık büyük iş başarmış gibi;
"muhtemelen hoca da maça gitmiştir baba"


Ali Paşa Sokaktı, maç saatimizin
bitmek bilmeyen uzun koridoru
volta desem değil,
zaman desem hiç geçmezdi;
Ali Paşa'dan istanbul formasıyla geçmek
9 kusurlu hareketin en enayicesiydi.

abilerimiz çalardı düdüğü
kusuru dikerlerdi
Market Metin'in dondurma dolabının soğukluğuna
atarlardı taça 9 kusurlu hareketten birini,
asarlardı Kasap Recep'in vitrinine
mağrur bir holiganlıkla.

ve fakat eskide kaldı artık
sözüm ona futbolun "anarşi"si
bize göre kendi evini savunmak
kimine göre anarşi...

yok artık hep birlikte sabahlamak
deplasman taraftarından şehri korumak;
sanki bir kavga meraklısı yaparlardı adamı;
aslında düşünmezlerdi savunma güdüsünü;

kim koruyacak ağalar Market Metin'in dolap camını,
kim koruyacak deplasman taraftarının hırçınlık güdüsünden
şehrimin simgesi Mahfel'i..
Altıparmak'daki Reşat'ın balıklarını kediler yemesin diyeydi
bütün derdimiz.
Koray'ın camları inmesin;
otobüs duraklarındaki kızlarımız zeval görmesin diye..

ama kendi kalemize atmışız meğer golü,
9 kusurlu hareketi biz yapmışız bilmeden.
10'uncusuna yetişemedik ya
ama onu da yapmışızdır nasılsa;
Nasrrettin hoca gibi tersten binmişiz eşeğe haberimiz olmadan.

bizim yatak odası sandığımız yer
ceza sahasıymış baba;
namusun kalecisi sanarken kendimizi;
penaltı noktasındaki meşin yuvarlakmışız meğer.

futbolun kravatlı kapitalist patronları
dağ tarafındaki kalenin üstünden
bizi dışarı atınca anladık ki baba;

forma aşkı Ali Paşa'da kaldı;
şimdi tek aşkları para...







merdümgiriz