25'lik şiir

...


oturmuşum pencerenin dibine,
almışım hayallerimi gecenin zifirine
yoldan geçen, adlarını bile bilmediğim
insanlara bakıyorum.
-adlarını bilmediğimiz çok insan var-

yaş da gelmiş yirmi beşe,
"otuz beş yaş şiiri" yazmaya da
daha var on sene...


uykuya az var, gece iyice gece,
hayal meyal biri yaklaşıyor gözlerimin ferine..
elinde, üzerinde mum olan sanrısal bir pasta.
herkesin rüyasına giren birine benziyor.

karşımda
ak saçlı,
nur yüzlü,
bir pezevenk
uyduracağı masalları düşünüyor..

siktir git'ten bozma küfürler ediyorum,
umuda ihtiyacım yok
umut dediğin önümüze koydukları bir boyama kitabı
ve
dışına taşıramıyorsun bile.



zaten yaş da gelmiş yirmi beşe,
"otuz beş yaş şiiri" yazmaya da
daha var on sene...

orospu şehir

.


soğuk bir telaş vuruyor
pencereden içeri.
bilinmeyen bir aceleceliğe,
sevildiği sanılan bir şehre
gidiliyor nedensizce.

martı sesleri olmayan bir gemi ile yolculuk yapmayı
sorsan en çok martılar sevmez;

ki simitlerin gevrekliği bir tek
çaya konu olacak bir durumdur bu
dört tarafı mekanik duvarlarla
kaplı
duygusuz gemide..


soğuk bir telaş vuruyor
pencereden içeri.
bilinmeyen bir aceleceliğe,
sevildiği sanılan bir şehre
gidiliyor nedensizce.

ve anlaşılıyor ki,
bu şehrin sevilecek bir yanı yok

ve anlaşılıyor ki,
bu şehrin sevişilecek bir yanı yok.

ve anlaşılıyor ki
bu şehir
çok orospu bir şehir


ve gerçekten sevişilecek bir yanı yok...




erdalmutluer
mart'09